Narsisit bir anne ve narsisit (narsist de denebilir) bir babanın çocuklarının da narsist olmaları kaçınılmaz. 

 Anne ve baba olmak ile, anne gibi anne ve baba gibi baba olabilmek arasında uçurum kadar fark vardır.  Bencil duygularını çocuklarını cezalandırarak doyuran, çocuklarını kendilerine itaatkâr olmaya zorlayan memnuniyetsiz anne baba tarafından kabul görmek adına ruhu hastalanan çocukların ilerde birer yetişkin olduklarında, kişilik geliştiremediklerinden ve buna bağlı olarak da aşağılık kompleksine kapılmaları, bunu gizleyebilmek için yoğun çaba sarf etmeleri sağlıklı ilişkiler kurmalarına engel teşkil eder. Hep yüzlerinde maskeyle dolaşırlar, kendilerinin menfaatine yarar sağlayacaklarına inandıkları insanları gözlerine kestirip, ilk başta ilgiye boğarak yakınlık gösterirler ve bu yapmacık ilgiye inanan insanları elde ettiklerine ikna olduktan sonra birden bire ilgi ve alakayı keserler. Karşılarındaki insanları dumura uğratırlar ve bu durumlarından beslenirler. Ne zamanki yine bozuk kişilikleri tekrar acıkır, yine manipülasyonlarıyla beslendiği kişileri etkileyerek yine onları aynı biçimde düşürerek bozuk kişiliğinin beslenmesini sağlarlar. Muhatapları, davranışlarındaki tutarsızlıklarının nedenini sorduklarındaysa, onların yanıldığını, kesinlikle tutarsız olmadıklarını, onların çok alıngan olduklarından yanlış anlam çıkardıklarını vb manipülatif konuşmalarıyla insanların kendilerinden şüphe duymalarını ve haksızlık yaptıklarını düşünmelerini sağlarlar. Kurbanlar, bir şeylerin yolunda gitmediğinin farkında olsalar da, narsistlerin manipülasyonlarının etkileyiciliği karşısında direnç gösteremez aksine narsistlere bağımlı bir kişilik haline geldiklerini çok geç anlarlar. Anladıktan sonra, ilişkiler; ister arkadaşlık ister karı ya da koca ilişkisi olsun bağı koparmak güç ve sancılı olur. Özellikle de, evliliklerde çok ağır travmalara maruz kalan mağdur için durum çok daha sancılı olur. Çünkü, güvenmiş ve inanmış olduğu;  pek çok fedakarlık yaptığı kişinin kendisine sadece besleneceği bir kaynak olarak yaklaşmış olmasının hazımsızlığıyla gitmekle durmak arasında kalarak, özgüveni yitmiş vaziyette şaşkınlaşır. O ilişkinin düzgün olmadığının farkına varan kurban, cesaretini toplayarak gitmeyi başaramadığı takdirde, sürekli narsistin dengesiz tavırlarıyla baş etmek zorunda kalarak kısırdöngüye esir olur.  Eğer, narsistin iyice değersizleştirdiği muhatabı kesin tavrını koyarak gitmeye karar verirse; narsist tekrar manipülasyonlarına daha da abartılı başlar. Kurban, artık her şeyin farkında olduğundan manipülasyonlara kanmayıp kararlılıkla gitmeyi başarabilir ve narsistin kendisine ulaşabileceği tüm iletişim araçlarını keser, adımını geriye atmazsa narsistten kurtulabilir ancak sonraki süreçte psikolojik yardımla o travmalı ilişkinin ruhunda açtığı yaranın onarım aşaması vardır. Biraz zaman alan süreçte günden güne iyileştiğinin farkındalığıyla hayata tekrar umutla bakabilmek mümkündür. 

 Zehirli ilişkilerden en tehlikelisi olan narsistle ilişkidir. Narsistler sadece kendilerini severler, empati geliştirmezler. Her şey onların hizmetine sunulmuştur, herkes onlar için koşturmalı, onları doyurmalıdır. Evdekileri çantada keklik görürler, dışardaki insanlara daha çok vericidirler. Kendilerinden yüksek veya kariyer sahibi insanlar onların gözünde değerlidir. Kendilerinden düşük veya yararlanamayacağını düşündükleri  insanları küçümserler. 

  Gelelim narsistin mitolojik hikayesine,

Yunan Mitolojisi’nde yer alan bu trajik hikaye şöyledir;

 Peri kızı olan Ekho, ormanda dolaşırken yakışıklı bir avcı olan Narcissos’u görür ve ona aşık olur. Narcissos bu aşka karşılık vermez. Ekho karşılık bulamadığı aşkının acısından günden güne eriyerek yok olur ve geriye “yankı” denen sesi kalır.  

  Tanrılar Narcissus’a çok kızmışlardır ve onu cezalandırmak isterler. Bir gün avdan dönmekte olan  Narcissus çok yorulmuş ve susamıştır, hemen yanından akmakta olan nehire uzanır ve orada kendi yansımasını görür ve o yakışıklı kendi yansımasına aşık olur. Günlerce oradan ayrılamaz ve o da Ekho gibi eriyip biter. Eriyip bittiği yerde çiçek açar ve bu çiçeğin adı da Nergis’tir...

  Kişilikli, empati yapabilen ve ne istediğini bilen insanlar, sağlıklı toplum oluşturulmasının mihenk taşlarıdır... 

 Leyla Sarıçiçek