28 Şubat 1997 tarihinde ülkemizde alçakça bir darbe yaşandı.

Darbeyi yapanlar başta o zamanın askeri komuta kademesi olmak üzere, darbenin siyasi ayağı, medya ve ticari ayakları ile ülkemize büyük bir kumpas kuruldu.

Refahyol hükümetinin başbakanı rahmetli Necmettin Erbakan'ın ülkeyi yönettiği o dönemde işler gayet yolunda giderken, bir yerden düğmeye basılıyor; brifinglerle, sözde cumhuriyet mitingleri ile azgın Medyanın iftira ve yalana dayalı algı operasyonlarıyla ülkede büyük bir kaosa sürükleniyordu.

Temelde İslam'a ve Müslümanlara karşı bir darbedir 28 Şubat.

Yüz binlerce mütedeyyin devlet memuru kanunsuz bir şekilde görevlerinden ihraç edildi. 

Yine on binlerce üniversite öğrencisi zorbaca okullarından atıldı. 

Birçok sivil toplum teşkilatı hukuksuzca kapatılarak tüm varlıklarına el konuldu.

Ticaret hayatında faaliyet gösteren binlerce şirket 'yeşil sermaye' diye yaftalanarak kapatıldı. 

Ve ortaya, milyonlarca vatansever, dindar insanın mağduriyet yaşadığı kapkaranlık bir utanç tablosu çıktı.

Zalim darbeciler tarafından milletin hayatı zindana çevrildi.

28 Şubat 1997'de tam bir kara mizah sergilendi.

Türkiye'mizin yüzüne kara bir leke sürüldü. Bu kara lekeyi Ülkemize ve Milletimize sürmeye çalışan darbeciler aslında kendileri birer yüz karası oldular. 

Bu ülkenin başına bela olan birer kara lekeye dönüştüler.

Dönemin Genelkurmay ikinci başkanı olan General çevik Bir, Sincan'da tankları yürütüyor ve 'demokrasiye balans ayarı yaptık' diye sırıtıyordu.

Diğer taraftan yine dönemin azgın Generallerinden Çetin Doğan ağzının suyu akarak, milletten utanmadan alçak darbeyi savunuyordu.

General Çevik Bir, Çetin Doğan ve diğer tüm darbeci generaller ve onları cesaretlendiren azgın azınlık ülkemizi cehenneme çevirdiler.

Millete her türlü zulmü yapan 28 Şubat'ın darbeci zalimleri yargılandilar ve mahkum oldular çok şükür.

Birer birer kodesi boyluyorlar. 

Bu dünyada rezil rüsvay oldular. Yüzü ve özü  kararmış  bu darbeciler, ebedî alemde mahkeme-i kübrâda da asıl hesaplarını verecekler ve yaptıkları zulmün cezasını en acı bir şekilde çekecekler Allah'ın izniyle.

Milletimize kapkaranlık bir dönemi yaşatan bu rezil darbecilerin rütbeleri sökülüyor. Yeter mi? yetmez.

Tabii ki ülkemizin birçok yerinde değişik şehirlerde kurumlara, caddelere ve meydanlara verilen bu darbecilerin isimleri tamamen silinmelidir. Milletin vicdanında mahkum olan zalim darbeciler cezalarını aldılar. 

Rabbimize şükredelim bu nedenle. Lakin bu hadsizlere destek veren iş adamları, medya ayağına ve siyaset ayağına da gereken cezai müeyyideler mutlaka uygulanmalıdır.

Uygulanmalıdır ki, Millete operasyon çekmenin bedelinin ne kadar ağır olduğunu görsünler.

Birkaç gün önce 28 Şubat'ın azgın Generali Çetin Doğan tutuklanıp cezaevine götürülürken gazeteciler soruyor: "bu duruma ne diyorsunuz?" 

Cevap aynen şöyle:" yüz karası" 

Adam tam kendini tarif etmiş.

Evet, gerçekten Çetin DOĞAN ve tüm darbeciler bu ülkenin yüz karasıdır.

Millete yaptıkları zulümler şimdi 28 Şubatçı zalimlerin ayağına dolandı.

Birde utanmadan sızlanıyorlar.

Hiç sızlanmayın ey darbeci zalimler.

Başınıza gelenler, sizin bu millete yaptığınız sayısız zulmün  sadece bir kısmının karşılığıdır. 

Milletin sağladığı sınırsız imkanlarla milletin tepesine karabasan gibi çökmenin karşılıksız kalacağını mı zannettiniz..

Asla karşılıksız kalmadı ve kalmayacak.

Tüm darbeciler ve destekçileri şunu çok iyi bilmelidir ki; milletin gücü karşısında diz çökmeye, boyun bükmeye ve ayak öpmeye mahkumsunuz.
 
Millet olarak; 15 Temmuz darbe girişiminde nasıl topyekün ülke düşmanlarına direnerek haddini bildirmişsek, bundan sonra da aynı hissiyatla ülkemizi devletimizi savunmaya devam edeceğiz.

28 Şubat'ın karanlık kafaları cezaevine girdikçe memleket bir daha güzel aydınlanıyor.

28 Şubat'ın kara lekeleri temizlendikçe milletin kalbindeki iman kuvvetleniyor, vatan aşkı büyüyor.

Birlik ve beraberlik meşalemiz daha güçlü yanıyor.

Zalimler için yaşasın cehennem...

            Kalın sağlıcakla